Destek eğitimleri Millî Eğitim Bakanlığı tarafından resmi okullarda kaynaştırma yoluyla eğitim kapsamında normal gelişim gösteren çocukların akranlarıyla aynı sınıfa devam eden özel eğitim gereksinimi olan öğrencilerin eğitimden üst düzey yarar sağlamaları amacıyla özel birtakım araç-gereçlerle donatılan eğitim ortamlarında sağlanmaktadır. Bu eğitim, destek eğitimi olarak ifade edilirken bu ortamlar ise destek eğitim odaları olarak adlandırılmaktadır. Bu tür destek eğitim odaları okulda özel yetenekli veya özel eğitim ihtiyacı olan çocukların olması durumunda açılmak zorundadır. Ancak her okulda bu tür bir
destek eğitimi alınacak ortam bulunmamakla beraber kimi okullarda ise bu ortamlarda sunulan eğitim etkili bir biçimde gerçekleşmeyebilmektedir. Diskalkuli sorunu yaşayan çocukların ailelerinin bu konuda yaşadıkları sorunlar ele alınmış ve görüşme yapılan 21 ebeveynden 8’inin çocuğu için destek eğitimi aldığı görülmüştür. Destek eğitimi alıp bundan yeterli düzeyde fayda sağlayamayan ebeveynin görüşleri aşağıda sunulmuştur.
MEB kaynaştırma programında öğrencileri koruyor. BEP in adı var, kendi yok. Öğretmenler yeterince bilgi sahibi değil ve çoğu konuya ‘sınıfı geçirelim başımız ağrımasın’ şeklinde bakıyor. Destek oda uygulaması güzel ama tam uygulanmıyor. Eğitimciler bilinçlendirilmeli ve eğitilip unvan verilmeli…
Ebeveynin aktardığı ifadeler incelendiğinde destek eğitim uygulamasının iyi niyetli bir girişim olmakla beraber uygulamada bazı sorunlara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Özel gereksinimli çocuklar için okullarda uygulanan Bireysel Eğitim Programının (BEP) bu çocuklar için göstermelik bir biçimde oluşturulduğu ve bu programın uygulanmadığı söylenebilir. Yine özel gereksinimli bu çocukların öğretmenler tarafından destek eğitimleri veya ek eğitim destekleri ile güçlendirilmeleri yerine sınıf geçmek için gerekli olan asgari puanlar verilerek bir üst sınıfa geçirildikleri aktarılmıştır. Bu durum bakanlık tarafından belirlenen veya uygulanmaya çalışılan birçok uygulamanın sadece kağıt üstünde kaldığı yönünde yorumlanabilir. Ancak bu eğitimi ticari kurumlarda almak isteyen ebeveynlerin ise ekonomik gerekçelerle eğitim imkanından geri kaldıkları dile getirilmektedir. Bu konuda bir ebeveynden alınan görüşe yer verilmiştir.
Ebeveynin aktardığı ifadeler incelendiğinde destek eğitim uygulamasının iyi niyetli bir girişim olmakla beraber uygulamada bazı sorunlara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Özel gereksinimli çocuklar için okullarda uygulanan Bireysel Eğitim Programının (BEP) bu çocuklar için göstermelik bir biçimde oluşturulduğu ve bu programın uygulanmadığı söylenebilir. Yine özel gereksinimli bu çocukların öğretmenler tarafından destek eğitimleri veya ek eğitim destekleri ile güçlendirilmeleri yerine sınıf geçmek için gerekli olan asgari puanlar verilerek bir üst sınıfa geçirildikleri aktarılmıştır. Bu durum bakanlık tarafından belirlenen veya uygulanmaya çalışılan birçok uygulamanın sadece kağıt üstünde kaldığı yönünde yorumlanabilir. Ancak bu eğitimi ticari kurumlarda almak isteyen ebeveynlerin ise ekonomik gerekçelerle eğitim imkanından geri kaldıkları dile getirilmektedir. Bu konuda bir ebeveynden alınan görüşe yer verilmiştir.
Yoksulluk bu çocukların nitelikli bir eğitim almalarının önündeki engellerden biri olarak dikkat çekmektedir. Her ne kadar Türkiye’de 12 yıllık zorunlu eğitim, her çocuk için ücretsiz olsa da ek eğitim desteği söz konusu olduğunda ailelerin ekonomik olarak zorlandıkları bilinmektedir. Bu çocuklar için yeterli tanılama aracı olmaması, müfredatın uygun olmaması, destek eğitimlerinden alınan eğitimin yetersizliği ve ekonomik güçlüklerle beraber diskalkuli sorunu yaşayan çocukların akranları gibi eşit eğitim hakkından yeterince faydalanamadıkları söylenebilir. Nitelikli bir eğitimden yoksun olmak ve yoksulluk bir araya geldiğinde ailelerin çaresizlikleri giderek daha da artmaktadır. Bu durum ebeveynin aktardığı ifadelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu konuda bir ebeveyn ise araç-gereçlerden çok destek eğitimi alan çocuklara ilişkin kullanılan etiketlerden rahatsızlığını dile getirmiştir.
Bazı öğretmenler bırakın disleksi veya diskalkuli olan çocuğu, normal çocuklara bile en ufak şeyde olumsuz bir etiket yapıştırıyorlar. Çocuklar oldukça deneyimsiz ve kendilerini geliştirememiş eğitimcilerin elinde bir kobay gibi. Kesinlikle öğretmen ve okulda rehberlik ve psikolojik danışmanların sıkı bir eğitime tabi tutulmaları gerekir. Disleksi ve diskalkuli nedir, hareketli her çocuk hiperaktif midir? vb. gibi konularda seminerlere katılma zorunluluğu getirilmelidir.
Türkiye’de de öğretmen ve öğretmen adaylarının diskalkuliye dair farkındalık ve bilgi düzeylerini araştırmaya yönelik birçok çalışma (Sezer, & Akın, 2011; Karadeniz, 2013; Kuruyer, Çakıroğlu, & Özsoy, 2019) yürütülmüştür. Yapılan çalışmalarda matematik öğretmenlerinin diskalkuli kavramını yeterince bilmedikleri (Sezer, & Akın, 2011; Karadeniz, 2013), yine sınıf öğretmenlerinin çoğunluğunun diskalkuli kavramının farkında olmadığını ve diskalkulik çocuklarla etkin bir şekilde başa çıkacak bilgiden yoksun oldukları tespit edilmiştir. Yine sınıf öğretmeni adaylarının matematik güçlüğüne ilişkin bir farkındalığa sahip olduklarını ancak matematik güçlüklerine ilişkin bilgi eksiklerinin olduğu ve diskalkuli konusunda yanılgılara sahip oldukları matematik öğrenme güçlüğünün nasıl tespit edileceği ve nasıl giderildiğine ilişkin bir öngörüye sahip olmadıkları (Kuruyer, Çakıroğlu, & Özsoy, 2019) aktarılmaktadır.
Diskalkulinin ve diskalkulik çocuklara nasıl müdahale edileceğinin öğretmenler tarafından yeterince bilinmemesi diskalkulik çocukların gereksinim duydukları nitelikli bir eğitsel müdahaleden yoksun kalmalarına neden olabilecektir. Hakeza çocukların günlük hayatta ihtiyaç duydukları matematik bilgisinden yoksun kalmaları onların yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bu bağlamda öğretmenlerin diskalkuli hakkında yeterli bilgi ve birikime sahip olmaları için MEB tarafından hizmet içi eğitimler düzenlenebilir ve ilgili sivil toplum örgütleri tarafından seminer ve konferansların yapılabilir.
İlerleyen bölümlerde diskalkulik çocuklara matematik öğretimine dair bir çerçeve sunularak, öğretim sürecinin yapılandırılmasında istifade edilebilecek kaynak ve materyallere yer verilmektedir.